Avrupa Birliği “Türkiye 2020 Raporu” ve Çocuk İşçiliği
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin hukuki temeli 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe giren “Ankara Ortaklık Antlaşması”na dayanıyor. O tarihten bu yana ilişkilerde inişli çıkışlı birçok gelişme yaşandı. Türkiye’nin 1 Ocak 1996’dan itibaren Gümrük Birliği’nin parçası olduğu ve 3 Ekim 2005’den başlayarak Avrupa Birliği katılım müzakereleri sürecinde bulunduğu görülüyor.
Süreçte, Avrupa Komisyonu tarafından en son yayınlanan ‘Türkiye 2020 Raporu‘ (“Rapor”)ndaki çocuk işçiliği konusundaki eleştirilere yer vermek Avrupa Birliği’nin konu hakkındaki bakış açısını anlamak açısından faydalı olacaktır.
Bu anlamda, Raporda, genel olarak çocuk hakları konusunda sınırlı ilerleme tespit edildiği belirtiliyor.(s.42) Erken yaşta ve zorla gerçekleştirilen çocuk evlilikleri, çocuk yoksulluğu, çocuk işçiliği, çocuğa karşı şiddet ve engelli çocuklar endişe kaynağı konular arasında vurgulanıyor.(s.42-43) Çocuk koruma mekanizmaları ve hizmetlerinin sınırlı olduğu dile getiriliyor.(s.43)
Sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın çocuk işçiliği riski altında bulunan ya da çalışan çocuk göçmen ve mülteci sayısının arttığını bildirmekte oldukları ifade ediliyor.(s.54)
Diğer taraftan, Raporda, Türkiye’nin 2012’den beri ilk defa Mart 2020’de çocuk işçiliğine ilişkin verileri yayımladığı belirtiliyor. Bu çerçevede, işgücü anketinin kapsamındaki 17 yaş altı çocuklar arasında sayının 2012’de 893.000’den 2019’da 720.000’e düştüğü dile getiriliyor. 14 yaş ve altı çocuk sayısında ise 292.000’den 146.000’e düşüş olduğu vurgulanıyor.
Hane halkı yoksulluğu, etkisiz denetim ve yaptırımlar çocuk işçiliği uygulamalarının devam etme sebeplerinden olarak sayılıyor. 2017-2023 dönemini kapsayan Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programının etkisinin görülmediği ifade ediliyor.(s.95)
Bu çerçevede, Raporda çocuk işçiliğine vurgu yapıldığı gözleniyor. Özellikle, işgücü anketinin kapsamındaki 14 yaş ve altı çocuk sayısında düşüşe işaret edilse de, belirtilen 146.000 kişi yüksek bir sayıdır. Suriye’den ülkemize göç ile gelen çocuklar arasında çalışanları hassasiyetle ele almak gerekiyor.
Pandemi dönemindeki gelişmelerin de bir sonraki Rapor döneminde ele alınması beklenebilir. Çalışan çocukların ailelerine ekonomik destek verilmesinin çocuk işçiliğiyle mücadeleye katkı sağlayacağı akla geliyor. Bununla beraber, etkin denetim ve caydırıcı yaptırımların kilit önemde olduğu değerlendirilebilir.
*İlgili bilgiler ve Rapor, Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı’nın web sitesinden alınmıştır
** Parantez içerisinde yazılan sayfa numaraları ‘Türkiye 2020 Raporu‘ alıntı sayfalarını ifade etmektedir.
Bahar Yeşim hukukçu; Uluslararası Hukuk ve Avrupa Birliği Hukuku alanlarında akademik çalışmalar yürütüyor. “İçsel Yolculuk”, “Dışavurum”, “Yansımalar” ve “Keşif” isimli yayımlanmış dört kitabı bulunuyor.