Çocuk Gelişirse Toplum Gelişir
Yaşadığımız toplumun sağlıklı olması açısından çocukların kişisel gelişiminin sağlanması temel önemdedir. Ancak çocuklarla empati kurabilir ve onları anlayabilirsek aramızda etkin bir iletişim köprüsü kurarak kişisel gelişimlerine katkıda bulunabiliriz.
Ata’mız: “Medeniyetin esası, ilerlemenin ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır.” demiş.
Gerçekten de toplumun asli unsuru aile ve ailede de her şeyin başı sevgi. Çocukların sevgi dolu aile ortamında hayata başlamaları gerek. Maalesef, her çocuk bu şansa sahip olamıyor. Günümüzde, özellikle aile ortamındaki ekonomik sorunlar hayatı güçleştiriyor ve aile bireylerinin arasında olumlu duyguların barındırılmasına engel olabiliyor.
Oysa, sevgiyi aile bireyleri arasında yaymanın olumlu etkisi konusunda farkındalığa sahip olup zor koşullar altında da birbirimize destek olarak zorluklara göğüs germeye çalışmak gerekiyor. “Bakış açısı” temel konu, “bardağın dolu tarafını görmek” en zor şartlarda bile imdada yetişebiliyor. Örneğin, aile bireylerinin sağlıklı olması başlı başına “hazine değerinde” algılanabilir.
Sigmund Freud’a göre: “İnsanın gelişmesi içeriden dışarıya doğrudur.” Bu çerçevede, çocuğun iç dünyası geliştirilerek dış dünyaya olumlu yansımaların sağlanması beklenebilir.
Bu noktada, çocuğun bulunduğu ortamlarda kötü hitaplardan kaçınılması gereği akla gelmektedir.
“Fanus içinde bir dünya” mümkün olmasa da, olabildiği kadar çocuğun kişisel gelişimini olumsuz etkileyebilecek sözcüklerin kullanılmaması gerekir. Örneğin “aptal” şeklinde bir hitabın çocuğun sözcük dağarcığında bulunan bir kelime olmaması önemli.
Çocuk için seçilen oyuncakların mahiyeti de değerli nitekim, çocuklar iç dünyalarını oyuncaklarla ilişkilendirmektedirler. Örneğin bir silah başkalarının hayatlarını sona erdirebileceğinden, çocuğun oyuncak silahla oynamasına izin verilmesi bile zararlı olarak değerlendirilebilir.
Pablo Picasso: “Her çocuk bir sanatçıdır, sorun büyüdüğümüzde nasıl sanatçı kalabileceğimizdir.” demiş. Gerçekten, çocuk özgün kişiliğiyle dünyadadır; anlayış kalıplarını yaşadıkça öğrenir.
Hayatta ne kadar kendimiz kalabiliyoruz? Bu sorunun cevabı değer taşır. Bu anlamda çocuğun ilgi alanlarına saygı göstermek, çocuğu kendi yapan karakter özelliklerine uygun yönlendirmeler yapmak önemli.
Sevgi dolu, olumlu davranış biçimleriyle bezenmiş, kendi özellikleriyle yaşamda var olabilen bir çocuk toplumu ileriye taşıyacaktır. Çocukların toplumlar için taşıdığı önemin farkında olan ve bu çerçevede emek veren herkese gönülden teşekkür etmek gerekir.
Bahar Yeşim hukukçu; Uluslararası Hukuk ve Avrupa Birliği Hukuku alanlarında akademik çalışmalar yürütüyor. “İçsel Yolculuk”, “Dışavurum”, “Yansımalar” ve “Keşif” isimli yayımlanmış dört kitabı bulunuyor.